Ahlak Felsefesine Giriş
FELSEFE AÇISINDAN AHLAK
Ahlak sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Bir kimsenin yapıp ettiklerini nitelendirmede kullanılır. Genel olarak ahlak deyince, hem belli bir davranış biçimi hem de kendimizin ve başkalarının eylemleri hakkında verilen yargılar anlaşılır.
Önce ahlak ile ahlak felsefesi arasındaki farka değinelim:
Ahlak felsefesi (etik) olmadan da ahlak vardı. Başka bir deyişle ahlak etikten önce gelir; çünkü en ilkel bir toplumun bile kendine göre bir ahlakı vardır. Bu anlamdaahlak, toplumsal yaşamın tüm alanlarında insanların yapıp ettiklerini düzene koyan, kendiliğinden biçimlenmiş ve genel kabul görmüş yasaklama ve değerlendirmelerdir.
Ahlak felsefesi ise temel kavramlarını yakın bilgi dallarının kavramlarından ayırıp, kendine özgü kavramlar durumuna getirdiği zaman kurulmuştur, denebilir. Nitekim etiğin kuruluşu M.Ö. 4. yüzyıla rastlar. Dönemin en büyük filozofu olan Aristoteles, "iyi", "erdem", "özgürlük", "mutluluk" gibi sözcükleri kavram yapısına kavuşturduğu için ahlak felsefesinin kurucusu sayılır.
Ahlak felsefesi insanın yapıp etmelerini özel bir problem alanı olarak ele alır. Bu alanı yöneten ilkeleri (değerleri) inceler. Ahlaklılığın ne olduğu üzerinde durur, özünü ve temellerini araştırır; insanın yapıp etmelerinde özgür olup olmadığını sorgular. Ahlak felsefesi bunların yanında ahlaki eylem ile ahlaka karşı eylemin ayırımı için ölçütler koyar. İyi, mutluluk, erdem, özgürlük gibi kavramları irdeler. Neyin yapılması gerektiğini, hangi eylemin iyi olduğunu, neyin yaşama anlam kazandırdığını gösterir. Demek ki ahlak felsefesi (etik), ahlak denilen fenomen üzerine derinliğine düşünme, başka deyişle felsefe yapmadır.
Dikkat edilecek olursa yukarıdaki paragrafta belirlenen alan ahlak felsefesinin ikiye ayrılabileceğini göstermektedir. Bunlardan birine normatif etik diğerine ahlak teorisi denir. Normatif etik, birtakım normlar, kurallar koyar. "İyi davranışlarda bulunabilmek, iyi işler yapabilmek için eylemlerimizi hangi kurallara uydurmalıyız?" sorusuna yanıt arar. Verilen yanıttan da uygulamalı (pratik) etik ortaya çıkar.
Ahlak, teorisi ise ahlakın kökenlerini, özünü ve gelişmesini araştırır. “Kuralların kaynağı ve temeli nedir?” sorusunu yanıtlamaya çalışır.. Bu soruların yanıtından da kuramsal etik doğar. Ne var ki kuram ile uygulama (teori ile pratik) karşılıklı birbirlerine bağlı olduklarından ahlak felsefesini bölümlere ayırmak yerine bir "bütün" olarak ele almak gerçeğe daha uygun düşer.
Ahlâk felsefesi, insan eylemlerini ve bu eylemlerin dayandığı ilkeleri konu alan felsefe dalıdır. Buna göre ahlâk felsefesi, ahlâk alanında hakim olan ilkeleri, “iyi” ve “kötü” nün ne olduğunu, ahlâklılığın ne anlama geldiğini ele alır. Ahlâklılığın ne olduğu üzerinde durur; özünü ve temellerini araştırır. İnsanın davranışlarında özgür olup olmadığını sorgular. Hangi eylemlerin ahlâklı olabileceğini irdeler. Bunlar için bir takım ölçütler koyar. Kısacası ahlâk felsefesi, ahlâk hayatı üzerinde sistemli bir biçimde düşünme ve soruşturmadır.
FELSEFE AÇISINDAN AHLAK
Ahlak sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiştir. Bir kimsenin yapıp ettiklerini nitelendirmede kullanılır. Genel olarak ahlak deyince, hem belli bir davranış biçimi hem de kendimizin ve başkalarının eylemleri hakkında verilen yargılar anlaşılır.
Önce ahlak ile ahlak felsefesi arasındaki farka değinelim:
Ahlak felsefesi (etik) olmadan da ahlak vardı. Başka bir deyişle ahlak etikten önce gelir; çünkü en ilkel bir toplumun bile kendine göre bir ahlakı vardır. Bu anlamdaahlak, toplumsal yaşamın tüm alanlarında insanların yapıp ettiklerini düzene koyan, kendiliğinden biçimlenmiş ve genel kabul görmüş yasaklama ve değerlendirmelerdir.
Ahlak felsefesi ise temel kavramlarını yakın bilgi dallarının kavramlarından ayırıp, kendine özgü kavramlar durumuna getirdiği zaman kurulmuştur, denebilir. Nitekim etiğin kuruluşu M.Ö. 4. yüzyıla rastlar. Dönemin en büyük filozofu olan Aristoteles, "iyi", "erdem", "özgürlük", "mutluluk" gibi sözcükleri kavram yapısına kavuşturduğu için ahlak felsefesinin kurucusu sayılır.
Ahlak felsefesi insanın yapıp etmelerini özel bir problem alanı olarak ele alır. Bu alanı yöneten ilkeleri (değerleri) inceler. Ahlaklılığın ne olduğu üzerinde durur, özünü ve temellerini araştırır; insanın yapıp etmelerinde özgür olup olmadığını sorgular. Ahlak felsefesi bunların yanında ahlaki eylem ile ahlaka karşı eylemin ayırımı için ölçütler koyar. İyi, mutluluk, erdem, özgürlük gibi kavramları irdeler. Neyin yapılması gerektiğini, hangi eylemin iyi olduğunu, neyin yaşama anlam kazandırdığını gösterir. Demek ki ahlak felsefesi (etik), ahlak denilen fenomen üzerine derinliğine düşünme, başka deyişle felsefe yapmadır.
Dikkat edilecek olursa yukarıdaki paragrafta belirlenen alan ahlak felsefesinin ikiye ayrılabileceğini göstermektedir. Bunlardan birine normatif etik diğerine ahlak teorisi denir. Normatif etik, birtakım normlar, kurallar koyar. "İyi davranışlarda bulunabilmek, iyi işler yapabilmek için eylemlerimizi hangi kurallara uydurmalıyız?" sorusuna yanıt arar. Verilen yanıttan da uygulamalı (pratik) etik ortaya çıkar.
Ahlak, teorisi ise ahlakın kökenlerini, özünü ve gelişmesini araştırır. “Kuralların kaynağı ve temeli nedir?” sorusunu yanıtlamaya çalışır.. Bu soruların yanıtından da kuramsal etik doğar. Ne var ki kuram ile uygulama (teori ile pratik) karşılıklı birbirlerine bağlı olduklarından ahlak felsefesini bölümlere ayırmak yerine bir "bütün" olarak ele almak gerçeğe daha uygun düşer.
Ahlâk felsefesi, insan eylemlerini ve bu eylemlerin dayandığı ilkeleri konu alan felsefe dalıdır. Buna göre ahlâk felsefesi, ahlâk alanında hakim olan ilkeleri, “iyi” ve “kötü” nün ne olduğunu, ahlâklılığın ne anlama geldiğini ele alır. Ahlâklılığın ne olduğu üzerinde durur; özünü ve temellerini araştırır. İnsanın davranışlarında özgür olup olmadığını sorgular. Hangi eylemlerin ahlâklı olabileceğini irdeler. Bunlar için bir takım ölçütler koyar. Kısacası ahlâk felsefesi, ahlâk hayatı üzerinde sistemli bir biçimde düşünme ve soruşturmadır.